2 Ocak 2017 Pazartesi

International Culture Day


Christmas Joy Club adıyla açtığımız standımızda ürünlerimizi satıp KAÇUV vakfına bizimde bir katkımız oldu.









20 Aralık 2016 Salı

ÇOCUKLUK ÇAĞI KORKULARI

Sevgili Velilerimiz; sizlerle zaman zaman yaptığımız sohbetlerde çocukluk çağı korkularından sıkça söz ettiğimiz oluyor. Korku; öfke ya da kızgınlık, sevinç ya da üzüntü gibi bir duygudur.
Her insan bu duyguları yaşar. Duygular yaşama aittir ve insan olmanın temelinde yatar. Korkunun sağlıklı bir miktarı, bizim gelişimimizi tamamlamamıza ve beklenmedik olaylara karşı hazırlıklı olmamıza yardımcı olmaktadır. Çocuklar için de korku normal gelişimlerinin bir parçasıdır. Birçok korku çeşidi geçicidir, gelişimle ilgilidir. Yetişkinler için sıradan olan bazı sesler, görüntüler ve hayvanlar, bazen çocuklar için çok korkutucu olabilir. Çocuğun gelişimi devam ettikçe korktuğu durum ve nesneler de, bulunduğu yaşa göre değişkenlik gösterir. Önemli olan nokta, bu korkunun süresi, yaş dönemine uygun olup olmadığı ve çocuğun günlük yaşantısını sürdürmesindeki etkisidir. 

YAŞ DÖNEMLERİNE GÖRE KORKULAR
2. Yaş: Bu dönemde çocukların daha çok seslerle ilgili korkuları vardır (tren, kamyon, karanlık, gök gürültüsü, vb.) Çocuklar bu yaşta yüksek ya da aniden oluşan ses ve gürültüden korkarlar.   
2,5 Yaş: Bu yaş grubunda değişiklikler çocukları korkutur. Oyuncağın, yatağın yer değiştirmesi gibi değişikliklerden çocuklar rahatsız olur. Bu nedenle seyahate çıkarken çok alıştığı bir eşyayı yanında götürmek, çocuğun gidilen yere uyum sağlamasını kolaylaştırır. Bu yaş için obsesif bir yaş diyebiliriz.  
3. Yaş: Bu yaşta en çok görsel korkular yaşanır. Karanlık ve hayvanlar korku nedeni olabilir. Çocuk polisten ve anne babanın gece sokağa çıkmasından korkar. Yetişkin dünyasından ayrılma, kayıplarla ilgili sıkıntılar bu yaşta yaşanır.
4. Yaş: Bu yaşta seslerle ilgili korkular (gök gürültüsü gibi) hâkimdir. 2 ve 4 yaş birbirine çok benzer. Annenin evden ayrılışı sorun yaratır.
5. Yaş: 5 yaşından itibaren aileden ayrılma ve karanlık korkusuna ek olarak dış dünyada tanımadığı, kendisine zarar verebileceğini düşündüğü insanlardan korkma ve vücutlarına zarar gelmesinden korkma başlar. Somut korkular (düşme, karanlık, anne ya da babanın eve dönmeyeceği, okul çıkışı okuldan alınmayacağı vb.) yaşanabilir. Disiplin için kullanılan korkutma son derece yanlıştır. Örneğin; “Beni üzersen okuldan seni almam.” gibi. Bu tür bir yaklaşım korkuları pekiştirir. 
6. Yaş: 6 yaşında bu korkulara ek olarak doğaüstü varlıklardan korkmalar (hayalet, canavar, cadı, hortlak vb. ) başlar. Çocuklar bu yaşta ciddi konularda cesur davranabilirken, çok küçük konularda ise feryat edebilirler (dizi sıyrılsa vb.)
7. Yaş: Karanlık, gölge, hayalet, hırsız vb. Çocuklar bu dönemde yataklarının altında, dolapta birinin olduğunu düşünebilirler, arayabilirler. Okuduklarından, televizyondan, sinemada gördüklerinden fazlasıyla etkilenme, endişelenme görülebilir.
8-9. Yaş: Endişe ve korkular daha az görülmektedir. Daha gerçekçi korkular görülebilir: Okulda başarısızlık, bir şeyi yapamama gibi. 
10. Yaş: Genelde 1-2 sene sonra görülecek endişelere ve kaygılara göre daha rahat bir yaştır. Hayvan, yükseklik, yangın ve kötü adam korkuları yaşanabilir. 
11-12. Yaş: Bu yaş, ergenlik öncesi kritik bir yaş. Bu dönemde korkular artar. Hastalanmaktan korkma gibi obsesif durumlar başlar.
13 Yaş: Bu dönemde kaygı-endişe yansıması, sporda başarısızlık, arkadaş grubuna kabul edilip edilmeme, ölüm, kendisinin veya ailesinden bir bireyin ciddi bir hastalığa tutulması, okulda başarısızlığa uğramak,  vb. korkular görülebilir.  Genç korku durumunda kaçma ya da vücudun kaskatı kesilmesi, titreyip şaşırması, terlemesi gibi bedensel tepkiyle yanıt verebilir. Yaş ilerledikçe, çevresiyle olan ilişkilerin artması sonucu korkuların giderek azaldığı görülür Yetişkinlerin günlük işlerden şikâyet gibi ortaya çıkan korkuları, ergenlerin ise daha çok aktivitelerde başarılı olup olmama, arkadaş grubuna kabul edilip edilmeme korkusu vardır. Bu korkular normaldir. Bu korkular, eğitimde disiplin aracı olarak kullanılmamalıdır.

Korkulara Karşı Anne Baba Olarak Neler Yapabiliriz?
1. Korkunun doğal bir duygu olduğunu kabul ederek: Asla çocuklarınızın korkularıyla dalga geçmeyin, alay etmeyin, yaşadığı korkuları anlamaya çalışın.
2. Korkuyu besleyen durumlardan koruyarak: Televizyon, bilgisayar oyunları, korkuyu besleyen faktörlerdir. Bunların denetimi önemlidir. 8-9 yaşlar görsel olarak etkilenme yaşlarıdır; çocukları bu dönemde korku yaratacak TV programlarından ve bilgisayar oyunlarından korumalıyız.
3. Kendi korkularımızın bulaşmasını önleyerek: Normal olarak korkulmayacak konularda biz anne-babalar olarak, kendi korkularımızı çocuklarımıza bulaştırabiliriz. Unutmayalım ki kaygı ve korku bulaşıcıdır. Daha duygusal ve hassas kişiler olaylardan daha çok ertkilenebilir.
4. Aşırı koruyucu ve kollayıcı olmayarak: Korkutma yönteminin hiç kullanılmadığı evlerde sıklıkla görülen başka bir durum da aşırı koruyucu ve kollayıcı tutumdur. Bu tutumda yetişen çocuğa, “Aman düşersin!”, “Çocuklara yaklaşma döverler.”,“Kumla, çamurla oynama mikrop kaparsın.”diyerek çevrenin tehlikelerle dolu bir yer olduğu inancı aşılanır. Çocuk adım atsa yanında biri vardır ve yardıma hazırdır. Özgürlüğü bu denli kısıtlanan bir çocuk, neyin tehlikeli, neyin tehlikesiz olduğunu öğrenme fırsatı bulamaz. Her şeyden ürker, kendi gölgesinden bile korkar olur.
5. Yetişkin kişiliğin gelişmesini destekleyerek: Korkular gelişimsel ya da durumsal olabilir. Ancak pek çok durumda aileler ve diğer erişkinler, bu korkuların ortaya çıkmasına, pekişmesine neden olurlar. Çocuğu kontrol edebilmek, istenmeyen davranışlarını engelleyebilmek için söylenen sözler korkulara neden olur. "Oraya gidersen doğaüstü canlılar seni yer( hayalet, öcü vb.)", "Köpeğe yaklaşma, ısırır", "Yaramazlık yaparsan seni bırakır giderim , "Bak, şimdi susmazsan doktor iğne yapacak"... Ağzımızdan kolayca çıkan, sonuçlarını hiç düşünmediğimiz, anlık çözümler getiren ama sonrasında korkulara neden olan erişkin davranışlarıdır. Yetkin kişilik, dürtülerini kontrol edebilen, dayanıklı ve esnek olabilen kişilik özelliği olarak tanımlanır. Çocuklarımıza kendini kontrol edebilme becerisi kazandırabilirsek, onların sağlıklı ve iyi bir kişilik geliştirebilmelerini de sağlamış oluruz.  Bunları yaptıktan sonra çocuğunuzun yalnız bir odaya gitmesi, doktora gidecek diye ağlamasını, ya da diğer korkularını yenmesini beklemek doğru olmaz. Benzer şekilde, korkularının üstüne bilinçsizce gitmek de, tam tersine korkuları arttırabilir. Karanlıktan korkan çocuğu karanlıkta bırakmak, köpekten korkan çocuğa zorla köpek sevdirmek gibi... 

Çocuğu dinleyerek ve onu anlamaya çalışarak: Çocuklar konuşma ihtiyacı duyarlar. Özellikle korkular ve yaşanmış tehditler üzerine konuşurken ebeveynler çocuklarını değerlendirme yapmadan temkinli bir şekilde dinlemelidirler. Korkularından dolayı çocuklar aşağılanmamalı, yargılanmamalı ve utandırılmamalıdır. “Erkek çocuk korkar mı?”, “Koskoca çocuk olacaksın, bundan korkmana gerek yok” , “Korkacak ne var”gibi yorumlar çocukla konuşmayı daha çok engeller, korkan çocuk kendisini anlaşılmış hissetmez. Çocuklar, onları meşgul eden ve etkileyen şeylerin resmini çizmek isterler.
Korku duygusu koyu renkler ve korkunç sahnelerle, çoğu zaman da kara bulutlarla ifade edilecektir.
Çocukların çevresiyle iletişimde bulunması ve zorlukların üstesinden gelmesi için, resim yapmak en
az oyun oynamak kadar harika bir olanaktır. Resim kâğıdında korkular sembolik olarak alt edilebilir. Bu yüzden ebeveynler bu resimleri değerlendirmek yerine, ilgiyle resme bakıp anlam veremedikleri şeylerle ilgili sorular sormalıdır. Bu şekilde çocuk ciddiye alındığını hissedecektir.

Korkuya karşı merasimler geliştirebilir ve oyunlar oynayabilirsiniz: Merasimler, belirgin şekilde, tekrar tekrar aynı biçimde yapılan davranışlardır. Çoğu ailelerde belirli merasimler vardır. Ör: Yatağa yatma merasimi, pazar sabahı kahvaltı merasimi vb. korkularla baş edebilmek içinde merasimler etkili olabilir.

* Karanlıkta şarkı söylemek
* Bir hikaye anlatmak
* Sevgi dolu bir masaj
* Korkuları kağıtlara yazıp yakmak veya gömmek vb…

Karanlıkta mum ışığında ellerle gölge oyunu; (Karanlık bir odada mum ışığında ellerle şekiller yapılır. Bu şekilde yapılan şekillerin gölgesi duvara yansır ve karanlık eğlenceli bir hale getirilebilir)

Körebe oyunu; (Bir kişi ebe olur ve gözleri bağlanır. Ebe oyundaki diğer kişileri yakalamaya çalışır)

Sakinleşme Kutusu Etkinliği: Sakinleşme kutusunu kaygı, korku, endişe durumlarında kullanabilirsiniz. Çocuğunuzu sakinleştiren oyunları ve etkinlikleri etkinlik sakinleşme kutusuna ekleyebilirsiniz. Sakinleşme kutusu etkinliğinde hedef;  çocuğunuzun olumsuz duyguları ile baş etme becerilerini öğrenmesi ve baş edebilmesine yönelik güven kazanmasıdır. Sakinleşme kutusu çalışmasından önce çocuğunuzla kaygılar- korkular ve kaygılandığında neler yapmak istediği ile ilgili sohbet edin. Küçük yaş çocukları için görseller içeren hatırlatma kartları da yapabilirsiniz. Bu resimli kartlar çocuğunuzun kullanabileceği stratejileri içerir. Örneğin; kendine şarkı mırıldanmak, müzik dinlemek, derin nefes almak, resim yapmak, top oynamak,  koşmak, su içmek, sevdiği birine sarılmak, onu mutlu eden bir ortamı hayal etmek vb.

Çocuğunuzun Kaygısını  Canlandırın; Hepimizin bildiğiniz gibi korkuyu ya da kaygıyı  yok saymak sorunu çözmiyor. Ancak kaygıyı hayata geçirmek, sanki gerçek bir karaktermiş gibi konuşmak işe yarayabilir. Çocuğunuz için bir kaygı karakteri oluşturun. Bir pelüş hayvan ya da kuklayı rol yapmada kullanabilirsiniz.
                                                   Büyükçekmece Akademi Koleji Psikoloğu Derya Toraman

KAYNAK:
Yavuzer, Haluk. Çocuk Psikolojisi                                                                                            
Semerci Bengi. Çocukluk Dönemi Korkuları, Okul Ve Aile Dergisi                                                        
Nelsen, J., Lott, L., Glenn, S. A’dan Z’ye Pozitif Disiplin
Preuschoff, Gisela. Çocukların İçindeki Korkular
www.cocukgelisimi.com